Transformal Nefes üç seviyede gerçekleşir. 

1) Fiziksel Seviye

Fiziksel seviye nefesin açılmasıdır. Bu düzeyde kısıtlanmış nefes alışkanlıkları çözülür, nefesin doğal akışı yeniden hatırlanır. Dr. Judith Kravitz'in geliştirdiği nefes analizi tekniği, her bireyin nefes kalıbının benzersiz olduğunu kabul eder. Bu yaklaşım kişinin kendi nefes modelini fark etmesini, anlamasını ve dönüştürmesini sağlar. İlk koşul diyafram kasını doğru ve etkin kullanmaktır. Diyafram kullanılmadığında sertleşir. Özgürleştiğinde ise nefesi de özgürleştirir. Ve o anda beden, yaşamın ritmiyle yeniden akmaya başlar. Sağlığımız yerinde olduğu zaman hayattan keyif alırız.  Diyafram kasını kullanarak nefes aldığımızda hücre beslenmesi artar. Lenf sistemi aktifleşerek toksinleri bedenden uzaklaştırır. Detoksifikasyon gerçekleşir. Kanser gibi aneorobik (oksijenden fakir) ortamlarda üreyen hastalıkların tedavisini destekler.

​

2) Zihinsel- Duygusal Seviye 

​Transformal nefes metodunu kullanarak belirli bir seviyeye kadar açtığımız nefeste ''aktivasyon'' başlar. Bu aşamada nefes yarı otomatik ya da otomatik haldedir. Buna enerjik uyumlanmaya ulaşmak için nefesin ya da hayatın bilgeliği diyebiliriz. Huzur, Neşe, Sevgi en yüksek enerji seviyeleridir. Bağlantılı alınan nefesler elektromanyetik alanda yüksek titreşimli bir enerji yaratır. Bu durum bastırılmış duyguların, anıların ve düşüncelerin kalıcı olarak daha yüksek titreşimli enerji frekansına dönüşmesine izin verilir. 

Doğum travması, geçmiş zamanlar ya da atalardan gelen travmalar, otorite ve ebeveyn karşıtlığı, kendini sabote etme alışkanlığı, bilinçaltı ölüm dürtüsü ve bilinçaltındaki diğer başka her türlü olumsuzluk bütünleşir. Nefesin ikinci seviyesi; hem hayatımızdaki ve bilinçaltımızdaki alışkanlıkları fark edip düzenlemek hem de kalıcı olarak enerji bedenimizde çözümlemek için bizlere verilmiş harika bir hediyedir.

 

​​​​​​​​3) Ruhsal Seviye

Tam ve bağlantılı nefeslerle frekansımız hareketlenerek yükseldikçe; sevgi, huzur ve neşeyi çoğaltan ruhsal doğamızla bağımız güçlenir. Bazen kendi benliğimizin ve evrenin mistik sınırlarının da ötesine geçeriz. Farkındalığın ve gerçekliğin yüksek seviyelerine açıldığımızda yüksek benliğimize erişebilir ve ruhun tam deneyimini forma getirebiliriz.